RİWÂYET İLİMLERİ’NE GİRİŞ
A-RİWAYETLER'İN SAHÎFELEŞMESİ
1-Söz'den Yazı’ya:
Hz.Peygamber'in Hadis Yazımı Konusu’nda Hoşnutsuzluğu’nu aktaran Riwayetler vardır. Bu Genel Eğilim’den sonraları vazgeçtiğine dair Naqiller’den bir genellemeye gitmek Doğru olmaz. O'nun Wefatı sonrası’ıda Müslümanlar’ın Önde gelenleri bu Yasağın Sürdürücü oldular. Bu bir Kesim’in Yazım’ın Serbest bırakıldığı Kanaati’nin Yanlışlığı’nda Israrı’nın Temeli’ni oluşturmuştur.. Hz.Ebu Bekr ve Osman Dönemi’nde Qur'an’ı Cemetme Komisyonu’na Başkanlık etmiş olan Zeyd ibnu Sabit "Rasulullah bize hiçbir Sözü’nü yazmamamızı emretti" der. Bu Söz kendisinden duyduğu bir Hadis’i yazmasını isteyen Emewi Meliki Muawiye'ye karşı söylenmiştir. Halife Ömer Hadis Yazımı’nın en Şiddetli Muhalifleri’ndendi. Hz.Rasul'ün Wefatı öncesinde Wasiyet Yazdırma İsteği karşısında "Peygamber iyice Hasta’dır, yanımızda Allah'ın Kitabı var, o bize yeter" dediği naqledilir. Bu Sözü Ömer'den başka söyleyenler de vardır. Oysaki ölen Kişi’nin Wasiyet yazdırması Kur'an’î bir Buyruk’tur. Hz.Rasul Yazdırma Gerekçesi’ni "Size bir Yazı yazdırayım da O'nun dışına çıkmayınız" şeklinde ortaya koymuştur. Hadis’i Sahih bulanlar Ömer'in niçin karşı çıktığını anlamaya çalışmışlardır. Peygamber'in Hastalığı’nı düşünüyor, o Izdırap altında yazdıracağı Sözler’in Ümmet için Zorlaştırıcı, Bağlayıcı Hükümler taşıyacağını düşünmüş olabilir. Wahiy de olmadığı için bunların o zaman için Yararlı olsa bile Sonsuza dek Yararlı olacağından kuşkulanabilir. Allah ‘Dini’ni tamamladığını’ söylemiştir. Yazılacakların bunlara Ziyadelik getirmeyeceği açıktır. Bunun aksi olsa idi Hz.Rasul diretir ve yazdırırdı. Elçilik Görevi’ni yerine getirmeksizin ölmüş olamazdı diye düşünürler Kendisinin de defaatla yasakladığı Gerekçeler’e binaen Ömer'in de böyle davrandığı açıktı ve Hz.Rasul yazdırmaktan vazgeçti. Ömer kendi Hilafeti Dönemi’nde yazıp yazmama Konusu’ndaki Tereddüdü önce kendi içinde çözdü. Bir ara yazdırmayı düşündü, sonra wazgeçti. "Allah'ın Kitabı ile birlikte başka Kitap olmaz." Urve, Ömer'in bu konuda istişare edip bir ay düşündükten sonra vardığı sonucu şöyle açıklar: "Ben Hadisleri yazdırmak istiyordum. Sonra sizden önceki bir Toplum’u düşündüm. Onlar bir takım Kitaplar yazdılar da Allah Kitabı’nı bırakıp o Kitaplar’ın üzerine kapandılar. Asla Allah'ın Kitabı’na bir şey karıştırmam" Burada Ömer'in Yazım Konusu’ndaki Endişeleri’nin, onların Qur'an sanılmasından ayrı olarak Qur'an'ın önüne çıkarılması olduğu açıktır. Arkasından Resmi Buyruğu’nu çıkarır. "Kimin yanında Hadis varsa onu silsin." Hadis Yazımı’na Karşı çıkanların diğer bir Gerekçesi de Olayı olduğu gibi aktaramama Endişesi’dir. Böylece Sağlıklı bir Qur'anî ya da Beşeri Hikmet’in önüne Peygamber'e Mal edildiği için Hikmet olmayan bir Söz dikilebilecektir. Kendi naqlettiği Hadisler’in Merwan'ın Emri ile Yazı’ya aktarıldığını duyan Zeyd ibnu Sabit'i kızdıran işte bu Endişe’dir. Şöyle der:" Ne biliyorsunuz, belki size söylediğim şey, benim anlattığım gibi değildir." Ömer'den naqledilen diğer bir Takım Sahneler’de şöyle: Quraza ibnu Qa'b anlatıyor:" Iraq'a gitmek üzere yola çıktık. Ömer de bizimle beraber Sarar'a kadar geldi. Orada Abdest aldı, Uzuwları’nı ikişer ikişer yıkadı. "Niçin sizinle bereber geldiğimi biliyor musunuz?" dedi. "Evet, biz Allah’ın Elçisi’nin Sahabileri olduğumuz için bizimle beraber geldin" dediler. "Qur'an okumalarından ötürü Arı uğultusu gibi Çevre’ye Ses yayılan bir Kent’e gidiyorsunuz. O İnsanları Hadisler’le uğraştırıp Qur'an okumaktan alıkoymayın. Qur'an’ı Güzel okuyun. Allah'ın Elçisi’nden az söz anlatın. Haydi gidin, ben de sizin Ortağınızım" dedi. Bu Sağlıklı Endişe’yi Tabiin Nesli’nden taşıyanlar da oldu. " İsrailoğulları Ataları’ndan Miras aldıkları Kitaplar yüzünden şaşırdılar." Sözü ibnu Şirin'indir. Ebu Said el-Hudri naqlettiği Hadisleri kendileri için yazdırmasını isteyenlere:" Hayır, size yazdırmayız, biz nasıl Peygamber'den işitip öğrendi isek, siz de bizden işitin" Cewabı’nı veriyordu. Bu Şekilsel bir Sünnet Anlayışı’ndan kaynaklanmıyor olmalı. Soru’yu soran Yazılma Gerekçesi’ni Hadis’e Fazlalık veya Eksiklik karıştırmasından korkmaya bağlar. Ebu Said ise "Yazıp da bunları Qur'an mı yapmak istiyorsunuz" şeklinde çıkışır. Hadis Yazımı’nın Önemli Muhalifleri’nden diğer ikisi de ibnu Mes'ud ve ibnu Abbas'dır. Bir Sayfa’ya Yazılı Hadisleri gören ibnu Mes'ud bunu siler ve herkesin de böyle yapmasını emrederdi. İşte kendi ifadeleri ile Gerekçesi: "W’Allahi bu Sahife’nin Deyri Hind'de olduğunu bilseydim oraya varırdım. İşte Kitap Ehli Müşrikler gibi, Allah'ın Kitabı’nı arkaya atarak Helak olmaktan sakının." Öğrencisi Alqame'nin kendisine getirdiği bir Hadis Sahifesi’ni yıkayan ibnu Mes'ud, Güzel Hadisler zayi ediliyor Endişesi’ne kapılanlara 12/Yusuf 3 Ayeti’ni okuyarak şöyle der: "Bu Gönüller Kaplar’dır. Bunlara sadece Qur'an doldurun, başka bir Şey koymayın." Said ibnu Cübeyr, Ömer'in Tutumu’nun Oğlu’na da da yansıdığını Hikaye eder. Kendisine Hadis Yazma’nın Hükmü’nü sorar. Aldığı Cewap: "Eğer yanımda Yazılı Hadisler olsa idi aramız muhaqqaq açılmıştı." ibnu Cübeyr yine de O'ndan Habersiz O'nun naqlettiklerini yazmaya dewam etmişti. Kendi Hadisleri’ni yazan İbrahim en-Nehai'ye Ubeyde ibnu Cerrah:" Benden sonraya bir Kitap bırakmayın" demiştir. Ubeyde ölmeden önce de son bir kez bu tür yazılan Hadisleri toplatıp imha ettirmiştir. "Bazı İnsanlar’ın bunları yersiz kullanacaklarından korkuyorum." Nebew’i Hikmeti anlama da bu Gerekçe çok Önemli’dir.
2-Özgün Riwâyet Kolleksiyonları:
Hicri II. Yüzyıl’ın başı’nda Hilafet Maqamı Ömer ibnu Abdilaziz'e geçince O Mushaf Toplama Komisyonu gibi bir Komisyon’un Hadis için oluşturulması için Ebu Bekr ibnu Muhammed'e Direktifler verdi. "Bak, Rasulullah'ın Hadisi ve Sünneti’ne dair bulduklarını yaz. Çünkü ben Alimler’in gitmesiyle İlm’in kaybolacağından korkuyorum." Malesef bu Direktif gerçekleştirilemedi. O'nun Hilafet Süresi buna yetmedi. (ö.h102) Hadis’in Qur'an karşısındaki Mewkii bilindikten ve bu Konu’da Uyarıcı Açıklamalar düşüldükten sonra Hadis Yazımı’nın yasaklanmasını gerektiren İlletler bertaraf olur. Yalancılar’ın karıştırmasından da Yazım Hadisleri korunmuş olurdu. Gerçek anlamda Hadis Derlemeleri ancak II. Yüzyıl’ın yarılarında Mümkün oldu. Mekke'de Abdulmelik ibnu Cüreyc ö.h150/762 Medine'de Muhammed ibnu İshaq 150/762 Malik ibnu Enes 179/795 Basra'da Said ibnu Arube 156/772 Rabi ibnu Sabih 160/776 Hammad ibnu Seleme 176/792 Qufe'de Süfyan es-Sewri 161/777 Şam'da Abdurrahman el-Ewzai 156/772 Yemen'de Ma'mer 153/770 Horasan'da ibnu el-Mübarek 181/797 Mısır'da Leys ibnu Sa'd 175/791 Bunlar Resmi olmayan Derleme Çalışmaları’dır. Kimileri Konuları’na göre kimileri de Rawileri’ne göre Kitaplar Te’lif ettiler. Bu Dönem Eserleri’nden el-Muwatta bize kadar gelebildi.
B-KÜLLİYÂTLAR
1-Sünni Külliyât:
II.Yüzyıl’ın en Büyük Derleyicisi Muhammed el-Buhari'dir. Küçük Yaşından itibaren Hadis ezberlemeye çalıştı. 16 Yaşında Mübarek ve Weki'nin Kitapları’nı ezberlediği söylenir. Yalnız kendi Bölgesi Hadisleri ile yetinmemiş, Belh, Merw, Nişabur, Rey, Bağdad, Basra, Qufe, Mekke, Medine, Mısır, Şam, Askalan, Humus'u dolaşıp Hadis derlemiştir. Bu tür Hadis Yolculukları o Dönem Hadis Akademisyenleri’nce bir Gelenek’tir. Derlediği Hadisleri Sahih olarak saptamada bir takım Kriterler kullandı. Diğer Derleyiciler’in de kendilerine has Kriterleri vardır. el-Buhari ve Müslim şu Kriterler’de Müttefik’tirler: Hadis’in Kopuksuz bir Sened’e Sahip olması, Rawileri’nin Müslüman, Doğru, gayri Müdellis, Sika, Hafızası Güçlü, Aqıllı, az yanılan, İnancı Sağlam kişi olması. Hadisciler el-Buhari'nin 110 kadar Hadisi’ni eleştirdiler. Bunların 32 sini Müslim de naqleder. Yina Muhaddisler el-Buhari'nin 30 Rawisi’ni Zayıf görürler.
2-Şii Külliyât:
Ehl-i Beyt Geleneği daha Geç Tarih’te Müstakil Derlemelerini oluşturdu. 16.000 Hadisi Muhtewi olan Ebu Ca'fer el-Kuleyni'nin el-Qafi’si Şia'nın en Büyük Gelenek Kitabı’dır. Malik'in el-Muwatta’ı gibi yalnız Hadisleri içermez.
3-Siyer/Megazi:
ibnu İshaq, ibnu Hişam, ibnu Sa'd, el-Waqıdi, et-Taberi Tedwin Dönemi’nin Erken Kronologları arasında sayılırlar. Siyer Kitapları’nda İsnad Şartları daha Gevşek tutulmuşlardır.
C-RİWÂYET SENEDİ
1-Cerh ve Ta'dil:
Hz.Ömer Hadis’in Sıhhati için tek Kişi’nin Şehadeti’ni Yeterli görmezdi. Muğire ibnu Şu'be'nin Kadın’ı döverek Çocuğun düşmesine Sebeb olan kişi’ye Peygamber'in 1/10 Diyet ile hükmettiği Hadisi’ni Muhammed ibnu Mesleme'nin de Tanıklık etmesine kadar tanımamıştır. Peygamber "Biriniz 3 kez İzin ister de İzin verilmezse dönsün" buyurdu diyen Ebu Musa'ya "Ya Peygamber’in böyle söylediğini kanıtlarsın, ya da Sırtı’nı acıtırım" demiştir.Ömer'i endişelendiren O'nu yanına çağırmasına rağmen Ebu Musa'nın gelmemesi idi. Niçin böyle yaptığını sorunca 3 kez içeri dirmek için İzin istedim, Cewap alamayınca geri döndüm, çünkü Peygamber böyle buyurdu" demesi idi. Ömer, Ebu Musa'nın bunu kendisini kurtarmak için Düzdüğünü sanmış olmalı. Ebu Musa'nın Hadisi’ne Ebu Said el-Hudri Tanıklık etti. Bunun üzerine Ömer şöyle der: "Ben seni suçlamadım, Fakat Allah Elçisi’nden Hadis naqletmek Çetin bir Mesele’dir." Bir diğer Riwayet’e göre de: "Ben seni suçlamadım, ama İnsanlar’ın, Allah'ın Elçisi’ne Hadis uydurmalarından korktum" der. İlk Halife Ebu Bekir de benzer bir Kritiğe sahip’tir. Ölen Torunu’ndan kendisine Miras düştüğünü duyan bir Nine, Durumu Ebu Bekr'e iletir. Ne Allah'ın Kitabı’nda böyle bir Söz vardır, ne de Rasulü'nün böyle bir uygulamasını duymuştur Halife-i Rasul. Muğire, Peygamber'in 1/6 pay verdiğini söyler. Muhammed ibnu Mesleme'nin Şehadeti’ne kadar Ebu Bekr bunu qabul etmez. Mescid’de Halq’ın Hadisler’e daldığını gören Haris durum’dan İmam Ali'ye yakınınca Mü'minler’in Halifesi Qur'an okumayı Teşvik eden Sözler söylemiştir. Diğer İnsanlar gibi niçin çok Hadis naqletmediğini soran Oğlu’na Zübeyr ibnu Awwam şöyle der: "Çünkü ben O'nun "Kim benim üzerime yalan atarsa Ateş’ten yerine hazırlansın" dediğini duydum. Kimbilir şu Hadis’te çok Hadis naqlini önlemek için waz’edilmiştir." Benden çok Hadis naqletmekten sakının." ed-Dahhaq Hadis’e Rağbet’in Muhtemel Aqıbetini sezenlerden biri." Bir zaman gelecek, Hadisler çoğalacak, Mushaflar Tozu’yla kalacak. Kimse onları açıp da bakmayacak." Bu bir Kehanet değil, Feraset. Hadis Rawileri’nin qabul ya da Red konusu bu İlim Dalı’nda Cerh ve Ta’dil denilen Uzmanlık Dalı’nı doğurmuştur . Bir Rawi’yi Zayıf ya da Quwwetli görmek her Kriterci’ye göre değişebilen bir husus’tur. Kimisi Harici ve Mu’tezile’den Hadis almazken kimisi onların İnançları’na ilişkin olmayan Hadisleri’ni almışlardır. Kimisi Saray’la İlişkili kişiler’den Hadis almazken kimisi Mahzur görmemiştir. Kimisinin Ölçüsü Şakacı’dan Hadis almayacak kadar Katı’dır. Muhaddisler’in Cerh ve Ta’dil’e Katkıları İnkar edilemez. Bu Yöntemler’le Dini’n Genel Çatısı korunabilmiştir. Daha çok Sened Açısı’ndan yapılan ve Sıhhati’ne hükmolunan Hadisler Qur'anî Hikmet Işığı’nda Metin Tenkidi’nden de geçirilmelidir. Hadis Ahmed Emin'in söylediği gibi Peygamber Dewri’ndeki Koşullar’a, Tarihi Gerçekler’e, Qur'an'ın Ruhu’na, Peygamber'in bilinen Düşünce Yapısı’na ve Uslubu’na Tezat Teşkil etmemelidir. Bir çok Hadisci’nin kendilerinden güvenle Hadis naqlettiği bazı Rawiler diğer bir takım Toplayıcılar tarafından şiddetle eleştirilmişlerdir. Örneğin ibnu Abbas'ın Afrikalı Hizmetçisi İkrime... Harici olmakla, Yalancılıkla, Emirler’den Ödül almakla suçlanmıştır. Said ibnu Müseyyeb Mewlası Bürd'e şöyle der:" İkrime'nin ibnu Abbas üstüne Yalan atması gibi sen de benim üstüme yalan atma." O İkrime'nin birçok Hadisi’ni yalanlamıştır. Qasım'ın O'nun haqqındaki Şehadeti şu: "İkrime Yalancı’dır. Sabahleyin bir Hadis söyler, Akşamleyin onun Tersini söyler." Ama siz et-Taberi Tefsiri’nin ondan gelen ibnu Abbas Riwayetleri ile Dolu olduğunu görürsünüz. ibnu Hanbel, İshaq ibnu Rawawehy, Yahya ibnu Main'in Hadisleri’nde bir Zincir’dir. Müslim O’nu Boykot ederken el-Buhari Güven duyar. Örneğin Muhaddisler’in Bütün Te’willeri’ne ve Sıhhati’ne hükmetmelerine rağmen şu Hadisler’den Peygamber'i Tenzih etmek Ewla’dır. Aişe r.ın değimi ile onları yok saymakla bir şey yitirmeyiz. "Bundan 100 Yıl sonra, Arz’da Nefes alan bir Can kalmayacaktır." "Kim her Sabah 7 Acve Hurması yerse, o gün ta gGce’ye kadar ona ne Zehir ne de Büyü etkir." Hadis ve Sünnet Materyali’nin Nebewî Hikmet haline gelebilmesi için Muhaddisler’in Kritiği’ne Usul-i Tenkid’in eklenmesi kaçınılmazdır. Bu Selefi Yöntem’den Ayrılma Noktamız’dır.
2-Sahabeler:
Sahabeler’in hepsi Udul müdür? Sünnî Dünya genelde Cerh Kriteri’ni İlk Rawiler’e uygulanmaz. Bu Sahabe Dönemi’nde Hz.Ömer’in Başı’nı çektiği Kritik Yöntemi’nden Önemli bir sapmadır. 49/el-Hucurat 6 Ayeti getirilen bir Haber’in Tahqiqi’ni emreder. Nasıl olurda Rasul'den naqledilen Din Tekil Şehadetler üzerine bina edilir. Sahabe Kurmayları bu Konu’da Hassas’tırlar. En büyük Kriterleri de Kur'an’dır. 9/et-Tevbe 101:"Çevrenizdeki Bedewi Araplar’dan ve Medine Halqı’ndan Münafıqlığa iyice alışmış İnsanlar vardır. Sen onları bilmezsin, onları biz biliriz. Onlara iki kez Azab edeceğiz. Sonrada onlar Büyük Azab’a itileceklerdir." Ayet Peygamber’in kendisinin bile kimi Münafıqları bilmediğini söyler.Yalan İsnadı bir kenara bırakılsa bile herkes yanılabilir ve unutabilir. Sahabe Dönemi’nin en eleştirilen Rawisi Ebu Hureyre'dir. Hanefiler Ebu Hureyre'nin Hafızası’na dayanarak çok Hadis naqletmesini, zamanla başkasından duyduğu Sözleri Rasul'un Sözleri’ne karıştırdığını, görmediği şeyleri anlattığını söylerler. İşte diğer Sahabeler’in O’nun Riwayetleri haqqındaki bazı Kanaatları: a)"Cenaze taşıyan kişi Abdest alsın." Bu Riwayeti duyan ibnu Abbas bunu Peygamberi bir Buyruk telakki edip O'ndan Fetwa İstidlal etme yerine anında şu Tepki’yi gösterir: " İki Kuru Odun taşımaktan dolayı Abdest almak gerekmez." b)"Biriniz Uyku’dan kalkınca Elini Kaba sokmadan önce yıkasın. Çünkü Eli’nin nereye değdiğini nilmez" ibnu Abbas ve Aişe bu Naqli qabul etmezler. "Kocaman Kap’taki Su’ya El daldırmadan nasıl kullanacağız" derler. c)"Ateş’in değdiği yemekten ötürü abdest alınız" İtirazcı ibnu Abbas'dır. "Yağ yeyince Sıcak Su içince Abdest mi alacağız" demiştir. Ebu Hureyre'nin "Peygamber'den bir Hadis duyduğunda örnek vererek itiraz etme" demesine rağmen bugün bu örnek Abdest için qabul edilmemektedir. d)Şöyle naqleder: "Cünüb olarak sabahlayan kişinin Orucu olmaz." Peygamber bunu nasıl söyleyebilir? İşte Peygamber'in iki Hanımı’nın Ortak Şehadeti: Hz.Aişe ve Ümmü Seleme: "Rasulullah Ramazan'da ihtilam olarak değil, İlişki kurarak Cunup olur ve öyle Sabah’a girerdi. Daha sonra yıkanır, Oruç tutardı." Bu Şehadet Ebu Hureyre'ye ulaştırılınca "Onlar benden Bilgili’dir, ben bunu Peygamber'den değil Fadl ibnu Abbas'tan duymuştum" der.( Bak Sahabe Mürseli'ne) e)Naqledilir: "Deve ve Koyun’un sütü’nü meme’de bırakmayın. Kim sütlü görünsün diye sütü meme’de bırakılmış bir hayvan satın alır da sağarsa, serbest’tir. Dilerse razı olup hayvanı Qabul eder. İstemezse hayvan’ı geri verir, üstte de bir sa' hurma verir." Bu hadis’te proplemli görünen nokta tazminat biçimi ile ilgili. Mantıq, Hayvan’ı geri vermeyi düşünen Kişi’nin onun Sütü’nü önceden sağmış ise bunu da Hayvan’la beraber vermesi gerektirir. Eğer Süt kullanılmış ise onun Değeri’ni ödemelidir. Qıyas’ın Gereği budur. "Hz.Rasul bu şekilde hükmetmiş olması gerekir" diye düşünen bir kısım Faqih, Faqih olmayan Ebu Hureyre Naqli’nde Qıyas’a Aykırı buldukları bu Gerekçe’ye binaen bu Hadis’le İstidlal etmediler. Hicri 41 de Muğire ibnu Şube Qufe'de Wali Tayin edildi. Emir Muawiye'nin kendisine Direktifleri şu: "Sana bir çok şey Tawsiye etmek istiyorum ama senin sağduyu’na dayanarak beni Memnun edecek, Otoritemi sağlamlaştıracak, Halqım’ı düzeltecek İşler yapacağına inandığım için bunlar gereksiz. Ancak bir Hususa dikkat çekerim. Ali'ye Sövme’yi, Osman'ı ise Rahmet’le anmayı ihmal etme. Ali'nin Adamları’nı Kusurlu göster, onları dinlettirme, Osman'ın Adamları’nı öv, onların Riwayetleri’ni dinlemeyi tawsiye et." et-Taberani Riwayeti: "Hilafet Amcam’ın ve Babam’ın paçasında kalacak, ta onlar onu Mesih'e Teslim edene dek." Fatıma ibnu Qays adında bir Kadın, Hz.Rasul Zamanı’nda Kocası’nın kendisini Kesin Talaq ile boşadığını, Hz.Rasul'ün de kendisine Nafaqa ve Konut vermediğini, Kocası’nın Evi’nden çıkmasını emrettiğini anlatır. ibnu Ümmi Mektum'un Evi’nde İddeti’ni geçirir. Çünkü o Kör’dür" der. Fatıma bu Hadis’i "Boşanmış Kadınlar’la ilgili Rasul'ün Uygulaması budur" Anlamı’nda Riwayet ediyordu. Bu ise Qur'an Nassı’nın İbtali demektir. Halife Ömer duyar duymaz bu Riwayeti reddetti. "Anladı mı anlamadı mı, yoksa unuttu mu bilmediğimiz bir Kadın’ın Sözü’ne uyup da Rabbimiz’in Kitabı’nı bırakmayız." Darequtni'nin Riwayeti’ndeki İbare böyledir. Hadis’in kimi Varyantları’nda "Peygamberimiz’in Sünneti" Ziyadesi’nin yapıldığı da görülür. Bunun Rawiler’in katması olduğu Olaylar’ın gelişiminden hemen anlaşılır. Hadis Kritiği’ndeki Yanlış Ölçüt Sahipleri Başlangış Dewri’nin bu Sağlam Mantığı’na rağmen Kitabullah’ı Mehcur bırakmaya Dewam ettiler. İşte Aynı Hadis’in Tarih içindeki Evrimi ve ve Faqihler’in Tepkileri.. Osman Dönemi’nin Medine Walisi Merwan ibnu Hakem, Fatıma Riwayeti’ni Hüküm için Mesned qabul eder. Oysa Hadis Halife Ömer Zamanı’nda tartşılmış ve Mehcur bırakılmıştır. Sağlıklı Sahabi öÖçütü Eli’nde olmayan için Fatıma da birdir, Ömer'de. Hz. Aişe Wali'ye:" Fatıma'nın Hadisi’ni hiç hatırlamamanın sana bir Zararı olmaz."der. Hz. Aişe, Fatıma Hadisi’nin Arkaplanı’nı bilen bir Tanık’tır. Bu Arkaplan’dan bizzat Hadis’in Rawisi olan Fatıma bile habersiz’dir. Hz.Rasul'ün "Nice Fıqıh taşıyanlar vardır ki kendileri Faqih değillerdir" Buyruğunu andırır. Şöyle yorumlar Aişe:"Fatıma Issız bir yerde idi. Orada oturması, kendisi için Tehlikeli olduğundan, Rasulullah O'nun, oradan başka bir yere gitmesine İzin verdi." Bu Hadis bu Biçimi ile Faqih birinden Hz.Ömer'e ulaşsa elbette Tahsis olarak qabul edilecekti. Önce Halife Ömer Dönemi sonra -Merwan Dönemi’nde Hadis Çevresi’nde oluşan bu Bilgi Ağı’na Rağmen bunlardan bihaber, Fatıma Hadisi Naqilcilerce Kuşak’tan Kuşağa taşınmaya Dewam etti. Müslim'in Talaq Bölümü’ndeki naqline göre Rawi Şa'bi'nin bu Hadis’i naqlettiğini duyan Eswed ibnu Yezid, oturduğu yerden bir Çakıl Taş alıp onun üstüne atar." Yazık, sen böyle mi söylüyorsun? Oysa Ömer "Biz Allah'ın Kitabı’nı ve Rasulu’nun Sünneti’ni bırakıp da duyduğunu belleyip bellemediğini bilmediğimiz bir Kadın’ın Sözü’ne mi uyacağız? Boşanan Kadın’a Nafaqa da Konut ta vardır. Allah 65/et-Talaq 6 da böyle buyurdu ",der. Şeriat’ın Maqsatları’na Muwafıq Naqil qabul edilir. Mufavva bir Kadın olan Barwa binti Wasıq haqqında Hz.Rasul "tam Mehir, Miras Haqqı ve İddet beklemeye" hükmeder. Bu kendisini her zaman Boşama Yetkisi ile evlenen Kadın’ın Olayı’dır. Kadın bu Yetki Karşılığı’nda Mehr Haqqı’ndan waz’geçer. Bu Karşılıklı Anlaşma’nın gereği’dir. Hz.Ali bu gerekçe ile Ma'qıl ibnu Sinan el-Eşcai Hadisi’ni reddeder. "Topukları’na kadar işeyen bir Bedewi’nin Sözü’nü ne yapacağız. O Kadın’a Mehr yoktur." ibnu Mes'ud ise kendisine İntikal eden böyle bir Evlilik ardından ölen Adam’ın Karısı’na bu Hadis uyarınca Fetwa verdi, "Mehr’e, İddet’e, Miras’a" hükmetti. ibnu Ömer:"Ölen Kişi’nin Ailesi’nin ağlaması ile Ölü Azap görür" Halq Kültürü’nde de yaşayan bu Naqil Qur'ani Hikmet’e Aykırı’dır. Tüm Sika Rawiler’e rağmen Maqul görülemez. Hz.Aişe "Siz banaYyalan söylemeyenlerden Söz naqlediyorsunuz, ama İnsanlar duyduklarında yanılabilirler ‚ der. Haqlı’dır. Bilinmeyen bir İllet’in Qurban’ı olunabilir. Hadis’in" Kafir’in Azabı artar" Biçimi’ni de qabul etmez. Qur’an bir Günahkar’ın Günahı’nı diğerine yüklemez, der. Unutkanlık Bütün İnsanları’n kaçınamayacakları bir İllet’ttir. Aynı Olay’ın Tanığı olmasına rağmen iki Güvebilir Kişi Olayı Farqlı hatırlayabilir. Ömer Teyemmüm Ayeti’nin yalnızca Abdest ile Sınırlı olduğunu hatırlıyordu. Ammar ibnu Yasir’in hatırlatmasını hatırlamadı ."Ey Mü’minler’in Emiri, hatırlıyor musun, ben ve sen bir Savaş’ta idik, İhtilam olduk. Su bulamadık. Sen Namaz kılmadın, ben ise yerde debelendim, Namaz kıldım. Rasul bana sadece iki kere Elini yere vurman yeterdi, demişti." [35]
3-Mürsel Hadisler:
İsnad’ı Kopuk Hadisler’i bu İsim’le anılıyorlar ıve Zayıf Hadis sayıyorlardı. Hanefiler Metin açısı’ndan Maqul buldukları Mürseller’e Güven duydular. Sahabi Mürselleri ise genellikle İsnadı Kopuk olarak görülmemiştir.
4-Mewzu Hadisler:
Kendisinin anlattığı Hadisler’e ibnu Abbas'ın pek İltifat etmediğini gören Beşir ibnu Adewi durum’dan yakınır. ibnu Abbas şöyle der: "Biz waqtiyle bir Adam’ın "qale Rasulullah" dediğini işitseydik Gözlerimiz’i ona çevirir, dikkatle dinlerdik. Ama İnsanlar Boyun eğen ve eğmeyen her Deve’ye binmeye başlayınca artık İnsanlar’dan bizim bildiğimiz dışındaki Hadisleri almadık." Leys ibnu Sa'd naqlediyor. İskenderiye'de bize Nafi'den Riwayet eden bir Şeyh geldi. Nafi henüz sağ’dı. O’ndan naqlettiği iki Defter Dolusu Hadisi Nafi'ye gönderdiğimizde sadece bir Tanesini qabul etti. Süfyan: "Cabir'den 30.000 civarında Hadis dinledim. Bunlardan hiçbirisini anlatmak Helal değil." Yahya ibnu Said el-Kettan şöyle der." Salih Kişiler, en çok Hadis Konusu’nda Yalan söyler. Başka hiçbir Konu’da Hadis’te söyledikleri kadar Yalan söylemezler" Bu Uydurmalar genellikle İbadetler’e yöneltme, Dünya’dan kaçma, Cennet’e imrendirme, Cehennem’den sakındırma gibi Konular’da oluyordu. Bunun böyle olduğu bilindiği halde el-Gazali'nin İhya’sında, el-Buhari’nin Edebü'l-Müfred'inde bu tür Hadisler’de Kriterleri artırmak yerine gevşetmelerinin Mantığı’nı anlamak güçtür.
5-Ahad Hadisler:
Kufe'de oluşmakta olan Reyci Akademi Sahabe Kriterleri’ni sürdürdü. Dönemi Hikaye eden Kitaplar’da Enteresan Sahneler aktarılır. "Abdest İman’ın yarısıdır ‘diyen Hadisci Yahya ibnu Adem'e Ebu Hanife:" Öyle ise iki kez Abdest al da İman’ın tamamlansın" diyerek İstihza eder. ibnu Haldun Muqaddime’sinde şunları yazar: "Müctehid İmamlar Hadis naqletmede Farqlı Kanaat’tedirler. Ebu Hanife'nin Riwayet ettiği Hadisler’in 17 veya bu civarda 50 ye kadar olduğu söylenir. Malik'e göre de ancak el-Muwatta'da olanlar Sahih’tir ve bunlarda 300 civarındadır. Müsned’de ise 50.000 Hadis bardır. Herkes İctihadi bir Tutum izlemiştir." "Bazı Haqsız Mutaassıplar, az Hadis Riwayet eden Müctehidler’in Hadis bilmediklerini söylerler. O Büyük İmamlar için yanlış’tır. Çünkü Şeriat’ın Kaynağı Kitap ve Sünnet’tir. Hadis’i az bilenin ise araştırması, Riwayetleri öğrenmesi gerekir." "Az Hadis Riwayet edenler, bilmediklerinden değil, Hadis’e bulaşan Hastalıklar’dan az Riwayet ettiler. Çoğunluğun Kanısı’na göre Cerh önde gelir. Bundan dolayı bu Büyükler’in İctihadı onları bu tür Hastalıklar’la İlletli Sözleri almamaya götürmüştür." "Ebu Hanife Riwayet ve Naqil Şartları’nda Titiz davranmıştır. Kesin Aqıl Kanıtı’yla çatışan Riwayetleri almamıştır. Yoksa o kasten Hadis’i terk etmiş değildir." Qur'an'ın her Çağ’daki Okuru 65/et-Talaq Suresi’ndeki 1.Ayet şu düzenlemenin Farqı’ndadır:" Onları Evleri’nden çıkarmayın, kendileri de çıkmasınlar." "Boşanmış Kadınları , Gücünüz Ölçüsünde, oturduğunuz yerin bir Bölümü’nde oturtun." Bu, Qur'an'ın boşanmış bir Kadın’a getirdiği Konut ve Nafaqa Haqqı’dır. Bu Haqq’ın Hz.Rasul tarafından uygulanmadığı Riwayeti ile karşılaşan bir Faqih Okur ya Hz.Rasul’ü bundan Tenzih eder ya da Olayı Özel’e hasreden bir Gerekçe’nin olup olmadığını Tetkik eder.
6-Mütewâtir Riwayetler:
"Benim üzerime Yalan söylemeyin. Kim benim üstüme Yalan söylerse Ateş’e girsin." Peygamber’in söylediği Sözler içerisinde en Quwwetli Naqil’le bize gelen Söz budur. es-Suyuti 100 ün üzerinde Mütewâtir Riwayet’ten bahseder. Lafzi Riwayet’in Vvarlığı Tartışma götürür bir konu’dur.
7-İcmai Sünnet:
Din’in Riwayet dışı, Yaşayan Gelenek içindeki Köklü İttifaqı’nı yansıtır.
D-RİWÂYET METNİ
1-Lafzi Rivayet:
Hadis kolayca Qur'an Seviyesi’ne çıkartılabilecek bir Şeri Delil değildir. En Sağlam Hadisler bile aynen Kitaplar’da yazdığı gibi Peygamber’den duyulmuştur Anlamı’na gelmemektedir. O Mana’ya her Rawi’den diğerine değişen Söz Kalıpları içinde aktarılabilmiştir. Süfyan es-Sewri şöyle der: "Eğer size anlattıklarımı, Kalıp olarak anlatsam, bir tek Hadis bile anlatamam."
2-Mealen Riwayet:
Hadis Tercümeleri’nin Hadis’in Aslı’nı yansıtmada Başarı Oranı nadir?
E-RİWÂYET TÜRLERİ
1-Sünnet Çeşitleri:
Qur'an, Hz.Rasul'e İbrahim'in Milleti’ne tabi olmasını Tawsiye etmiş, O'nda Güzel bir Örnek bulunduğunu belirtmiştir. Hz.Rasul Wahy’in Sukut ettiği aAlanlar’da ya da Wahy’in İrşad edip ayrıntılarına girmediği Konular’da ya da Wahy’in gerçekleştirmeyi amaçladığı Hedefler’e Muwafakat noktasında Toplumu’nun Örfü’ne, İnsanlar’ın Güzel gördükleri şeyler’e Bağlı kalmıştır. O'nun Birincil Görevi ise "Rabb’inden kendisine wahyoluna’na uymaktır." Bu bakımdan Rasul'ün Qur'an'dan Bağımsız bir Teşri’i yoktur. Bütün bir Yasaması ya Qur'an'ın Direk bir Nassı’na ya da O'nun Külli Maqsatları’na dayanmaktadır. Örfi Sünnet: Teşri Sünnet:
2-Namaz Bir sünnet Örneği:
Rasulu Ekrem’in Namaz’ı pratize edişi üzerine aktarılan Gelenekler.
3-Gaybî İhbarlar:
Hem Peygamber Sonrası Olayları hem de Ölüm Sonrası Hayat ve Gaybî Varlıklar etrafındaki Taswiri Riwayetler’dir. Fiten Olayları çevresinde Uydurma Temayülleri görülmektedir.
4-Rivayet Tefsiri:
Tefsir Kitapları’nda Ayetler’de geçen Kelimeler’in Açıklanması Biçimi’nde Hadisler veya Emir ve Yasağın uygulanması Anlamı’nda Sünnet Riwayetler’e rastlanır. Nuzul Sebebleri haqqındaki Riwayetler de bu Kapsam’da değerlendirilir. Hadisci ibnu Hanbel'in Aslı oladığını saydığı üç şey arasında Tefsir’i de zikretmesi enteresan’dır.
5-Weda Hitabesi Bir Hadis Örneği:
Bu Uzun Hitabe’nin Metin ve Sened açısı’ndan Tahlili.
6-Ahlak Hadisleri:
Hz.Rasul Çağı’nda Çekirdeği Toprağa ekilen Ahlaq Öğretisi’nin Tedwin Çağı’nda kazandığı Normatif Biçimi, Ethik Karakteri.
F-YENİ AÇILIMLAR
1.Medya’yı Doğru Okumak:
Hadis İlimleri’nde Haberleri Tetkik Disiplini’nin medya’ya uyarlanması Denemesi.
2.Riwâyet İlimleri’nin Geleceği:
Enformasyon’un Patlama gösterdiği bir Çağ’da Riwayet İlimleri’nin kazanacağı çehre üzerine Futurist Yaklaşımlar.